Elektrik gücünü, su borularından akan su gibi düşünelim.
Aktif güç (gerçek iş yapan kısım): Suyun gerçekten bir çarkı döndürmesi gibi. Yani işe yarayan, iş yapan enerji. Mesela evde ampulü yakar, çamaşır makinesini döndürür. Faturada ödediğimiz kısım da budur.
Reaktif güç (iş yapmayan ama gerekli olan enerji): Bu da suyun borularda ileri geri dalgalanması gibi düşünülür. Çarkı döndürmez ama çarkın dönmesi için suyun orada basınç oluşturması gerekir. Yani motorlar, trafolar gibi cihazların çalışabilmesi için bu enerji gerekir ama doğrudan iş yapmaz.
Basit örnekle açıklarsa, bir sallanan salıncağı düşünün;
İş yapmaz ama sistemin çalışması için gereklidir.
Elektrik şebekesindeki fazla reaktif güç, sistemde gereksiz yük oluşturur. Sanki otobüse gereksiz yük yüklemişsin gibi. Yolcular (aktif güç) yer kaplamaz ama kum torbaları (reaktif güç) bagajı doldurur ve otobüsü yavaşlatır. Bu yüzden elektrik şirketleri reaktif gücü sınırlandırmaya çalışır ve gereksizse ceza uygular.
Elektrik gücü, elektrik enerjisinin bir iş yapabilme kapasitesidir. Ama bu güç her zaman doğrudan iş yapmaz. İşte burada iki farklı güç türü ortaya çıkar:
Yani sadece aktif güç yeterli değildir. Reaktif güç olmazsa motorlar çalışamaz, sistem kararsız olur.
Sonuç Olarak: Günlük hayatta cihazları çalıştıran şey aktif güçtür. Ama bazı cihazların çalışması için reaktif güce ihtiyaç vardır. Aşırı reaktif güç, sistemde yük oluşturur ve şebekeyi yorar. Bu yüzden kontrol altında tutulması gerekir.
Her ay düzenli olarak Standart raporlamanın yanı sıra Gelişmiş Enerji raporlarınızı da alırsınız.